SİNAN SÖYLER NEY ATÖLYESİ
TARİHTE NEY
Ney'in Tarihçesi
Ney: Bazı Türk lehçelerinde: "Nai", "Nay", "Gagri Tuiduk", "Gargy Tüydük" ya da "Karghy Tuiduk" diye adlandırılan (Anadolu Türkçesi'ndeki Yaygara etmek Gagri kelimesinden gelir, feryat etmek, dövünmek, şikayet etmek manasında kullanılır. Gargy ya da Karghy ise Kargı kelimesine denk gelir. Tuiduk veya Tüydük ise yine Anadolu'daki Düdük kelimesidir), Kargı sazlık kamışından (Arundo Donax) yapılan üflemeli bir çalgıdır. Kazak Türkleri ve Altay Türkleri'nde "Sybyzghy", Başkurt, Tuva, Yakut ve Sakha Türkleri'nde "Quray" veya "Kuray" diye bilinen ve farklı malzemelerden yapılan yan türleri de vardır ve bu yan türler Güney Azerbaycan ve İran'da kullanılan Ney gibi dudak ve diş kombine edilerek üflenir.
Kaşgarlı Mahmut, 11. yüzyıl başında yazdığı Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk kültür ve dilini anlatan eserinde, "Sagu" denilen, "Erler" (kahraman, yiğit kişiler) için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan törenlerde Ney kullanıldığını aktarmıştır. Türkler'de "Sagu" törenleri "Yuğ" diye de bilinir. Bu törenlerde söylenen Sagut veya Yuğut adlı dörtlüklerden oluşan mersiyelere günün Türkçesinde "Ağıt" diyoruz. Hatta teselli etmek manasına gelen Avutmak kelimesiyle ilintilendirince "Savutmak" ve "Yavutmak" kelimelerinin "Avutmak" olarak günümüze taşındığını söyleyebiliriz. Ney'den çıkan ses gayet etkileyici olduğundan Türklerin bu törenlerde neden Ney üflediğini anlayabiliriz.
Ney, Azerbaycan ve İran'da hüküm sürmüş Safevi Türk hanedanlığı ve Büyük Selçuklu hükümdarlığı sayesinde İran’da da ciddi biçimde yayılmış olup Farsça "Nâ" veya "Nay" (kamış) adını almıştır. Yani Anadolu, Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da Ney olarak isimlendirdiğimiz enstrüman Orta Asya, Kuzey ve Doğu Türkistan'dan gelip batı topraklarına ulaşması sırasındaki yolculuğunda İran'dan geçerken adını Farsça almış bir Türk çalgısıdır.
Memlük, Eyyubi, Selçuklu ve Osmanlı etkisiyle Arap toplumunda da yaygın hale gelen Ney, bu adı dışında Arapça üflemeli çalgıların hemen hepsi için kullanılan "Mizmâr" sözcüğü, (nefes borusu, ses organı anlamında) ile de adlandırılmıştır. Türkiye, Kıbrıs, Azerbaycan, Batı Trakya ve Kırım Türkçesi'nde ise her zaman Ney olarak anılmıştır. Osmanlı etkisi ile Balkanlar'a kadar yayılan ve kullanilan Ney; Boşnak, Hırvat, Yunan, Makedon ve Arnavutlar'da "Ney", Sırplar ve Bulgarlar'da "Nai", Romanya’da ise "Nayu" olarak adlandırılır.
Ney enstrümanının atası sayılabilecek en ilkel halinin tarihte ilk kez Sami ya da Ari olmayan ve nereden geldikleri hala belli olmayan Sümer toplumunda M.Ö. 5000 yıllarından itibaren kullanıldığı sanılmaktadır ve Kuzay Irak'ta bulunan en eski ney, M.Ö. 3000-2800 yıllarından kalan bugün Amerika'da Philadelphia Üniversitesi Müzesi'nde sergilenen neydir. Çalgının o dönemlerde de genellikle dinsel törenlerde kullanıldığı sanılmaktadır. Bunun yanında Ney, Sibirya'dan Balkanlara kadar Tüm Türklerde görülen bir Türk çalgısı haline gelmiştir.
Tasavvuf'ta Ney
Ney Türk Coğrafyası'nda Tasavvuf Müziği'nin bir simgesi haline gelmiştir. Ney, Tasavvuf Müziği'ndeki başlıca müzik aletidir. Büyük Türk mutasavvıfı Mevlana Celaleddin Rumi kendisi hiç Ney üflememiştir, ancak tasvirlerde Mevlana'yı Ney ile sıkça görürüz. Bir müzik aleti için kullanılan çalmak yerine, Ney için üflemek tabiri kullanılır. Üflemenin mecazi bir anlamı vardır.
Kaynağını İslam dinin'de Allah'ın insanı yaratırken ona ruhundan üflemiş olmasından alır. Cansız bedene ruh üflenmesi gibi hayat bulup vucuda gelen insan gibi Ney de içi boş kuru bir kamışa üflanerek adeta can bulur.
Başka bir benzetme de insanın Tasavvuf'ta nefsini eğiterek kademe kademe kalp gözünün açılıp tamama ermesi gibi Ney de boğum boğum açılır. Bu mecazın kullanılmasını sağlayan bir diğer unsur da; Flüt çalarken "Tü", Yan Flüt için "Pü" seslerinin ağızdan çıkması gibi Ney üflenirken ağızdan "Hû" sesi çıkarılmasıdır. Hû, Arapça "O" demektir ve Allah'ı tesbihen sıkça söylenir.
Selçuklu döneminden itibaren diğer Türk devletlerinde olduğu gibi özellikle Osmanlı döneminde herkesin kendi meşrebine göre müdavim olduğu Tekke ve Dergah'larda icra edilen Tesbih, Zikir ya da Semah tabir edilen ayinler sayesinde yazılı alanda nasıl bir Tekke Edebiyatı oluşmuş ise Türk Musikisi içerisinde de sazendeler eşliğinde yapılan bu tesbih, zikir ve semah ayinlerindeki meşkler ortaya bir Tekke Tavrı çıkarmış, yüzyılların birikimi ile tasavvuf alanında kaydedilen gelişme sayesinde Tasavvuf Edebiyatı'nın yanısıra Tasavvuf Musikisi doğmuştur. Ney ise zaten kullanıldığı ilk dönemlerden beri dini törenlerde kullanılan bir çalgı olmasının da etkisi ile Tasavvuf Musikisi'nin başlıca sazı olmuştur. Bu sebeple Ney; diğer toplumlarda alelade bir saz olarak kabul edildiği, Arap ve İran coğrafyasının kıvrak ezgilerinin vazgeçilmez enstrümanlarından biri haline geldiği halde, Türk toplumlarında ve Türkler'den din ve kültür bakımından fazlaca etkilenen toplumlarda daha ziyade uhrevi bir kimlik kazanarak din ve Tasavvuf ile bağdaştırılmıştır. Buna rağmen Osmanlı'da Mehter Takımı içinde yer almış, gerek halk müziği gerek saray müziği meclislerinde de çokça icra edilmiştir.
Günümüzde Ney
Günümüzde "Ney", bir Türk Sazı olarak kabul edilir. İngilizce Turkish Flute, Almanca Türkische Flöte şeklinde çevrilen Ney hemen hemen bütün dünya dillerinde Türk Fülütü karşılıklarıyla bilinir.
Ancak tarihi döngü içerisinde günümüze kadar Ney; Türk Ney'i, Arap Ney'i ve İran Ney'i diye bilinen 3 ana tarzda gelişmiştir.
Ney ilkel bir çalgıdır… Dolayısı ile yan flüt, klarnet ve diğer daha sonradan ortaya çıkmış sistematikleşmiş çalgılar gibi tek bir teoriye oturtulup anlatılması mümkün değildir. Bu sebeple Ney tam ve doğru olarak ancak Meşk yoluyla yani Ney Üstadları olan Neyzen'ler ile birebir pratik çalışarak öğrenilir. Bu şekilde Ney kuşaktan kuşağa aktarılarak musikimizde günümüze dek gelmiştir.
Diğer tüm müzik aletleri gibi Ney de evrim geçirmiştir. Elimizde Osmanlı döneminden kalan pek çok Ney vardır. Aynı zamanda Ney'in kullanıldığı coğrafyalardan toplanan artık antika değeri kazanmış Ney'leri incelediğimizde Ney'i açan ustaların birbirlerinden farklı şablonlarda perde sistemleri ve ölçüler kullandıkları görülür. Türk Ney'leri son yüzyılda revizeye uğramıştır. Kutb-i Nayi Niyazı Sayın şu anda 95 yaşında olup kendisi Ney sazını Perde Kaydırma sistemi ile revize etmiş bir şahıstır. Şu anki standard Ney perde sistemi ve ölçüleri Niyazi Sayın'a aittir.
Genelde 2.5 oktav ve Neyzenin mahareti sayesinde 3 oktav bir ses aralığı olan Ney, son yıllarda iletişim ve lojistiğin gelişmesine de bağlı olarak batılılar tarafından da hayli ilgi odağı olmuştur. Önceleri batı ülkelerinde sadece Sufi kültürüne ilgi duyanların ilgi gösterdiği Ney günümüzde modern müzik icralarında da Batı Müziği ve diğer kültürlerin müziklerindeki yerini almıştır ve Pop, Fantazi, Caz ve Rock dahil olmak üzere bütün müzik türlerinin icra edilebildiği bir entrüman olarak Güney Amerika'dan Asya'nın en uç noktasına kadar dünyanın her yerinde adını duyurmaya başlamıştır.